Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev "Rusya ve Çin örneğinde ulusal kimlik ve siyasi tercih" başlıklı bir makale yayınladı. Makalede Batı’nın “böl ve yönet” politikalarını Çin ve Rusya’ya uyguladığı yöntemler üzerinden anlattı. Ukrayna ve Tayvan gibi meselelerde Batı’nın bu politikayı uyguladığını belirten Rus yetkili buna karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtti.

YATAY VE DİKEY BÖLÜNME

Medvedev’in makalesinden bazı kısımlar şu şekilde:

“Bu divide et impera - böl ve yönet - politikasının kendi içinde yatay ve dikey olmak üzere iki boyutu vardı. Sömürgeci güçler, yerel nüfusu genellikle din, ırk veya dil temelinde ayrı topluluklara bölmek için yatay bir yaklaşım izledi. Dikey bölünme ise yabancı yöneticilerin elitleri kitlelerden ayırarak toplumu sınıflara ayırma çabasından kaynaklanıyordu. Çoğu durumda bu iki yöntem birbirini tamamlıyordu. Dini ve etnik gerilimi ve çatışmayı körüklemeye yönelik hedefli bir baskı, bölme unsurunu yerine getirmenin temel araçlarından biri olarak hizmet etti. Aslında Birleşmiş Milletler hala bu politikanın en acil ve en vahim sonuçlarını düzeltmek için çalışıyor.”

NED’İN ROLÜ

“National Endowment for Democracy (NED, Rusya'da istenmeyen bir kuruluş olarak kabul edilmektedir) Tayvan ve Hong Kong meselelerini manipüle ederek Çin'in gelişimini engellemede son derece yıkıcı bir rol oynamıştır. ÇHC içinde bir bölünme ve çatışmayı kışkırtmak için. Bu şüpheli örgüt uzun zamandır ABD Kongresindeki kurucularından emir alarak dünya çapında yıkıcı bilişsel operasyonlar yürütmektedir ve sıklıkla "ikinci CIA" olarak anılmaktadır.”

UKRAYNA’DAKİ KIŞKIRTMA

“Bugünlerde, artık Batı'dan gelen işgalciler Ukrayna'da ısrarla benzer toplumsal 'canlandırma' çalışmaları yürütüyorlar. Rus dilini yok etmeye, geçmişin ortak şanlı bölümlerini tarihsel hafızadan silmeye ve 'akrabalıklarını hatırlamayan Ivanlar' yaratmaya çalışıyorlar. Ukrayna, 1930'larda Japon askeri yönetimi tarafından kurulan kukla Mançukuo'ya benzer hale geldi. Ancak İmparatorluk Japonya'sı Mançukuo'yu silahlı kuvvetlerinin yardımıyla oluştururken, modern Kiev bunun aksine, kendisine silah akıtmanın yanı sıra "yumuşak güç" politik teknolojileriyle yöneten kolektif Batı ülkelerinin elinden beslenmektedir. Bu amaçla, Amerikan ve Avrupa istihbarat servisleri tarafından kontrol edilen kapsamlı bir STK ağı kurulmuştur. Batılı güçler bize karşı aynı ikiyüzlü "böl ve yönet" ilkesine göre hareket etmektedir. Onların kurumları ve Ukraynalı ideologlar ısrarla Tayvan, Hong Kong ve diğer deneyimleri (Mançukuo dahil) Ukrayna'da uygulamaya çalışıyorlar. Amaçları Ruslar ve Ukraynalıların mümkün olduğunca farklı olduğunu göstermek, Ukrayna'yı Rusya'dan koparmak, nifak tohumları ekmek ve etnik bölünmeler yaratmaktır.”

“Kiev yönetimi bu sözde farklılığı teşvik etmek için açık destek almaktadır. London School of Economics and Political Science, Wilson Center, The Washington Post ve Politico gibi Atlantik'in her iki yakasındaki saygın araştırma enstitüleri ve yayınlar aktif olarak bu işin içindedir. ABD'de 1973 gibi erken bir tarihte kurulan Harvard Üniversitesi Ukrayna Araştırma Enstitüsü de yalanların yayılmasına katkıda bulunmaktadır. Bunların hepsi de uzun yıllardır Avrupa-Atlantik propaganda klişelerini kasıtlı olarak tekrarlamakta, aynı basit başlıklara sahip makale ve raporları çoğaltmaktadır: "Kremlin'in Ukrayna Tarihi Versiyonunun Doğruluğunu Kontrol Etmek" [18], "Ukrayna ve Rusya Aynı Ülke Değildir", "Ruslar ve Ukraynalılar Tek Bir Halk Değildir" vb.”

5 SONUÇ

“Yukarıdaki tartışma, ulusal kimlik ve siyasi tercih arasındaki ilişkiye dair bazı sonuçlar çıkarmamıza olanak tanımaktadır. Bu sonuçlar oldukça açıktır.”

“1.Batılı medeniyetçilerin klasik ilkesi olan "böl ve yönet" (divide et impera), dünya genelinde sayısız etnik ve sosyo-kültürel çatışmanın yanı sıra yaygın ekonomik eşitsizliğin de kaynağı olarak tarifsiz acı ve sıkıntılara yol açmaktadır. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyle.

2. Günümüzde, etnik gruplar arası ya da ırklar arası düşmanlığın kışkırtılması, bir etnik grup için ulusal bir sahte kimlik inşa edilmesi ve bu grubun devleti oluşturan halktan koparılmasının hedeflenmesi şeklinde tezahür etmektedir. Washington ve müttefiklerinin Rusya, Çin ve diğer pek çok ülke nezdinde yapmaya çalıştıkları da tam olarak budur. Tayvan, Çin ulusal alanının organik ve ayrılmaz bir parçası, Çin Halk Cumhuriyeti'nin idari bir birimidir. Okyanus ötesinden kışkırtılan Tayvan devleti, milliyeti ya da dili yaratma çabaları yapaydır ve dolayısıyla sürdürülemez.

3. Ukrayna bugün bir yol ayrımında duruyor: Rusya ile ittifak yapmak ya da dünya haritasından tamamen silinmek. Ukraynalılar ise özgürlükleri için ne ruhlarını ne de bedenlerini feda etmek zorunda değiller. "Ötekiliğin" sahte gururunu yatıştırmalı, pan-Rus projesine karşı çıkmamalı ve siyasi Ukraynacılığın şeytanlarını kovmalıdırlar. Bizim rolümüz Malorossiya ve Novorossiya sakinlerine "Ukraynacılık" bataklığından arınmış bir Ukrayna inşa etmelerinde yardımcı olmaktır. Rusya'nın kültürel, dilsel ve siyasi açıdan Ukrayna için vazgeçilmez olduğunu kamu bilincine yerleştirmek çok önemlidir. Sözde Ukrayna saldırgan Rusofobik yörüngesinde ısrar ederse, tıpkı bir zamanlar militarist Japonya tarafından Çin'de vekil güç olarak yapay bir şekilde yaratılan Mançukuo kukla devleti gibi dünya haritasından sonsuza dek silinme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

4. Şu anda siyasi Ukraynacılığın kalesi olan Galiçya ve Volhynia, bir zamanlar Birinci Dünya Savaşı sırasında soykırıma maruz kalan önemli Rus yönelimli toplumsal güçleri barındırıyordu. Bugün bu bölgelerde gözlemlenen Rus düşmanlığı ışığında, 20. yüzyılın başlarında yaşanan olaylar tarafsız bir değerlendirme gerektirmektedir.

5. Ruslar ve Ukraynalılar tek bir halktır. Aramıza nifak sokmaya yönelik tarihsel girişimler tamamen asılsız ve suçtur. Tüm o Vygovskiler, Mazepalar, Skoropadskiler ve Banderalar, farklı dönemler boyunca kendilerini pan-Rus duvarına çarpmış olarak buldular. Şimdi de durum farklı olmayacaktır.